Ana içeriğe atla

Drive: Teknik Kusursuzluk


DRIVE

Yazıma bir özür ile başlamak isterim kimden mi bir filmden. Bu filmi izleme sıralamamda hep öteledim nedenini bilmiyorum ama nelerden mahrum kaldığımı film bitince idrak ettim yazıma bu şekilde iddialı belki de anlamsız bir giriş yaptım farkındayım ama inanın film bu özrü fazlasıyla hak ediyor.

 Evet bu faslı geçtiğimize göre filme ilgili meramlarımı sizlerle paylaşmak isterim aslına bakarsanız bu filmi tahminimce çoğu kişi görmüş veya izlemiştir amma velakin bu filmi farklı kılan, kuvvetli kılan, izleyici üzerinde etki tesir eden unsurları var biraz bu unsurlardan söz etmek isterim.

 Drive öncelikle bir yönetmen filmi peki kim bu yönetmen etkileyici işler üretmeyi rutinleştirmiş bir adam olan Nicolas Winding Refn bu arkadaşı zaten hayranlıkla bir o kadar saygıyla takip ediyoruz ama bence Drive filmografisi içinde başka bir yer edinmeyi başarıyor.





 Başlıkta da yazdık teknik kusursuzluk diye kamera açılarına, filmlere ilgili olan arkadaşlar zaten denk gelmiştir bu filmdeki kamera tekniklerinin muazzam anlatıldığı videolara bende çok iyi bir kanaldan bir video linki bırakacağım yazının sonuna bu yazıda o kadar teknik konuşmasak ta biraz açmak isterim bu teknik kusursuzluk muhabbettini.




 Filmin senaryosunu ele alırsak ki anlatmayacağım ama şunları söyleyebilirim aslında senaryosu çok da kuvvetli olmayan bir film. Filmi bu denli şaha kaldıran unsurlar hikayeyi anlatış biçimi, dikkat ederseniz filmde az diyalog kullanımı var zaten gerek de kalmamış şunu deneyebilirsiniz diyalog kısımlarını sessize alıp da izleseniz inanın hiç bir şey kaybetmezsiniz çünkü filmin her anı aslında görsel olarak bizimle konuşuyor her kamera açısı öyle bir anlatıma sahip ki bu planların tesadüf olmadığı her açının bizle konuştuğu aşikar bu da hikayeyi aslında tam bir sinema şöleni haline getiriyor tam bir görsel anlatı eseri. Film boyu kullanılan renk oyunları özellikle araba içindeki kısımlar gerçekten çok başarılı tabi daha sahne geçişlerinde kullanılan renkler ve olay anlatımındaki kurgu da gerçekten farkını ortaya çok net koyuyor ama bu filmi tamamlayan en büyük unsurlardan biri müzik kullanımı zaten akıllara yer eden meşhur soundtrack'i bilirsiniz bununla beraber filmin genelinde ki müzik kullanımı olaylardaki gerilimi ve atmosferi öyle besliyor ki müzikler ile film bir tık daha öteye ulaşıyor..





Oyunculuklara da değinmek istiyorum perde de görmeye alışkın olduğumuz simalar var.
Başrol de Ryan Gosling abimiz oynuyor. Ryan Gosling genelde daha soğuk, donuk tipler oynar ki bu yüzden eleştilir.( Hep aynı kişiyi oynadığı söylenir, ben pek katılmam bu görüşe ama konumuz bu değil.) Drive bazlı konuşursak daha iyisi olamazdı diye düşünüyorum filmdeki oyunculuğu her zaman ki tavırları bu filme çok iyi oturuyor gerçekten filmi başka noktaya taşıyor.
Diğer değineceğim oyuncu ise Carey Mulligan gerçekten her bakışında bir anlam gördüğüm diyalogsuz bir aktris onu izlemek çok keyifliydi kalan isimlere bakarsak Bryan Cranston , Oscar Isaac gibi isimler var ama ben bu iki isme özellikle değinmek istedim.

 Sonuç olarak cast olarak son derece tatmin edici bir film üzerine bu kadar teknik detaylar eklediğimde film izleme şevkini bambaşka noktalara çıkarıyor adeta sinema perdesine büyü saçıyor.

 Sinemanın ne olduğunu, nasıl yapılması gerektiğini hatırlatan değerli bir film olduğunu düşünüyorum. Eğer filmin teknik detaylarını merak edenler varsa çok beğendiğim bir youtube kanalı olan Every Frame a Painting adlı kanalın Drive hakkındaki videosununun linkini aşağıya bırakıyorum...

https://www.youtube.com/watch?v=wsI8UES59TM

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Serpico Ve Dava Üzerine

 Bu yazıda, başka bir deyişle daim olmasını umduğum bu içerik serisin de iki farklı eserin bende çağrıştırdığı ortak yönleri, yazıya aktarmaya çalışacağım. İki farklı eserin ortak meramlarını sorgulama egzersizi de denilebilir.   Sidney Lumet imzalı 1973 yapımı Serpico filmi ile Franz Kafka 'nın Dava adlı romanından bahsedeceğiz. Sisteme karşı tek başına ayakta kalmaya çalışan bir insanın iki farklı ortamda işlenişi diyebiliriz, bu noktada Serpico filminin gerçekten yaşanmış bir öykü olması da daha fazla düşünmeye sevk ediyor.  Her şeyden önce arkalarında çok değerli eserler bırakmış olan, bu düşünce insanlarını kısaca tanıyalım.  Sidney Lumet  Sidney Lumet ' in muhalif kimliği, Hollywood dünyasında her zaman ayrıksı bir yerde olmuştur. Bu eleştirel tavrı filmlerinde her zaman kendine yer buldu. Sinema tarihine geçen, başyapıtı 12 Angry Men (1954) filminde tasvir ettiği, ön yargılara teslim olan hukuk sistemi eleştirisi hala geçerliliğini fazlasıyla koruyor.

LİSTE #1

TEK MEKANDA GEÇEN 3 FİLM ÖNERİSİ 1. The Man From Earth Yönetmenlik koltuğunda Richard Schenkman'ın oturduğu bu film tek bir odada geçmesine ve aynı zamanda çok düşük bir bütçeye sahip olmasına karşın, özellikle senaryosuyla farkını ortaya koyan seyirciyi içine çeken farklı bir yapım. Her ne kadar oyunculuklar bazı yerlerde göze batsa da diyalogların bunları unutturup keyif veren bir filme dönüştürdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. (Bu filmden gaza gelip maalesef ikinci filmini çıkardılar aman dikkat!) 2. Locke Başarılı senarist, Steven Knight'ın hem yazıp hem yönettiği bu film araba içinde geçen 1-2 saatlik yolculuğu bizlere gösteriyor. Çesitli metaforlar barındıran film, Tom Hardy'nin sade ve iyi oyunculuğuyla birleşince karşımıza analizi yapılması gereken bir film olarak çıkıveriyor. Yönetmenin araba içinde yaptığı ışık oyunları da ayrı bir keyif katıyor. 3. Moon  Duncan Jones'un ilk uzun metrajlı filmi ve bence en iyi filmi ola