Ana içeriğe atla

Film Analiz #1

NOCTURNAL ANIMALS

 Bu filmi yazıya dökmek için kafamda toparlamam beni biraz yordu. Uzun zamandır özelllikle son yıllarda görülmemiş incelikler barındıran bir film. 
 Yönetmenlik koltuğunda başarılı moda tasarımcısı olan aynı zamanda en az modacılığı kadar da iyi bir yönetmen olan Tom Ford oturuyor. Austin Wright'ın kitabından uyarlama olan filmin senaryosu da Tom Ford'a ait. Peki Tom Ford bu filmde neleri başarmış da böyle bir başyapıta imza atmış.

Açılış Sekansı

 Film öyle bir açılıyor ki sanat galerisi açılışı olduğunu farkediyoruz ama o sahneler ne ifade ediyor? Ford hemen filmin başında topluma ve dayatmalarına hedef olan hayatlarımıza bu fimde yer vereceğini müjdeliyor. 
 Kadınların televizyon ve sinemada sadece cinsel bir unsur olarak kalması, kilolu kadınların utanılacak bir şekilde sunulmasına tepki olarak Ford onların güzelliğini bize sunar ve bu açılış sekansını Susan ve Carlos arasında geçen şu diyalog "Bizim topluluğumuz tam anlamıyla bir çöp." ile amacına ulaştırır.

Farklı Bir İntikam

 Sanat galerisi olan Susan 19 yıldır görüşmediği eski eşi olan Edward'dan bir paket alır. Pakette Susan'a adanmış olan" Nocturnal Animals" kitap taslağı vardır.

 Edward, Susan'ın kitabı okumasını görüşlerini bildirmesini ister. Artık bu dakikadan sonra film 3'e ayrılır. Çok ince detaylara sahip olan film Susan kitabı okudukça ona ve bize sorular sordurtmayı çok iyi başarıyor. Susan kendi hatalarıyla yüzleşirken bizde bazı sorular soruyoruz; 

 Susan, Edward'ı neden terketti?, kitap neyi anlatıyor?, kitaptaki karakterler ne ifade ediyor?

 Kitap içindeki hikayede Tony ve ailesi arabayla yol alması aslında Edward ile Susan'ın sonu kötü biten ilişkisini temsil ediyor. Tony ve ailesi yolda  bir grup genç tarafından durduruluyor. Bu gençlerden Ray aslında Susan'ı temsil ediyor. Ray'ın Tony'e sataşması karısına ve kızına göz koyması ve sonucunda onları kaçırması ve Tony'nin onları ölü olarak kırmızı bir koltukta bulması olayı gerçek hayatta  Susan'ın çocuğunu aldırıp, Edward'ı terketmesini canlandırıyor. 

 Tony'e ailesinin katillerini bulmada yardım eden Dedektif Bobby ise Edward'ın nefretini temsil ediyor. Kitaptaki akışın sonlarına doğru Tony ve Ray baş başa kaldıkları sahnede Ray'in Tony'e zayıf demesi Susan ve Edward'ın ilişkisine çok güzel bir gönderme her şeyin sonunda 3 akış da sona erdiği zaman bütün taşlar yerine oturuyor ve bir tarafta Susan'ın çaresizliğini, çöküşünü görürken aslında diğer tarafta bir zafer görüyoruz. Edward için bu intikam aynı zamanda bir arınmayı da beraberinde getiriyor.

 İncelikli ve farklı bir intikam filmi. Filmin başında karşımıza çıkan "fragile"(kırılgan) yazısı, Susan'ın baktığı tabloda "revenge"(intikam) yazması gibi detaylar filmin sonunda anlam buluyor.

Neden Bir Başyapıt

 İç içe anlatılan üç hikaye çok iyi kurgulanmış. Ford'un her bölümde farklı bir renk skalası kullanması oldukça başarılı geçişler sağlamış.

Bir Kubrick filminde görmeye alışkın olduğumuz zarif ve incelikli sahneler tasarlanmış.

Tom Ford, sinemanın romana göre olan bütün görsel avantajlarını kullanıyor.

 Tom Ford, geleneksel 6 sanatın hepsinden beslenen ve 7.sanat olan sinemanın büyüsünü bizlere hatırlatıyor.

Cast

 2016 yılına iyi filmler bırakan, Amy Adams bir kez daha çok iyi bir performans sergiliyor.
 
 Jake Gyllenhaal zaten 2000'li yılların hem en iyi aktörlerinden hem de benim çok beğendiğim bir aktör bu filmde de kendini belli edip izleme şevkimi katlayan unsurlardan olmayı başarıyor.

 Michael Shannon'a gelelim süresi az olmasına rağmen gerçekten çok keyif verdi adeta rol çaldı denebilir.
 
 Bu isimler zaten belli seviyenin çok üstünde aktörler beni en çok şaşırtan Aaron Taylor Johnson 'ın oynadığı Ray karakteriydi yardımcı bir rol olmasına rağmen ön yargılarımı kırmayı başardı ve gerçekten o da genele uygun iyi bir performans sergilediği rahatlıkla söylenebilir.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Drive: Teknik Kusursuzluk

DRIVE Yazıma bir özür ile başlamak isterim kimden mi bir filmden. Bu filmi izleme sıralamamda hep öteledim nedenini bilmiyorum ama nelerden mahrum kaldığımı film bitince idrak ettim yazıma bu şekilde iddialı belki de anlamsız bir giriş yaptım farkındayım ama inanın film bu özrü fazlasıyla hak ediyor.  Evet bu faslı geçtiğimize göre filme ilgili meramlarımı sizlerle paylaşmak isterim aslına bakarsanız bu filmi tahminimce çoğu kişi görmüş veya izlemiştir amma velakin bu filmi farklı kılan, kuvvetli kılan, izleyici üzerinde etki tesir eden unsurları var biraz bu unsurlardan söz etmek isterim.  Drive öncelikle bir yönetmen filmi peki kim bu yönetmen etkileyici işler üretmeyi rutinleştirmiş bir adam olan Nicolas Winding Refn  bu arkadaşı zaten hayranlıkla bir o kadar saygıyla takip ediyoruz ama bence Drive filmografisi içinde başka bir yer edinmeyi başarıyor.  Başlıkta da yazdık teknik kusursuzluk diye kamera açılarına, filmlere ilgili olan arkadaşlar zaten denk gel

Serpico Ve Dava Üzerine

 Bu yazıda, başka bir deyişle daim olmasını umduğum bu içerik serisin de iki farklı eserin bende çağrıştırdığı ortak yönleri, yazıya aktarmaya çalışacağım. İki farklı eserin ortak meramlarını sorgulama egzersizi de denilebilir.   Sidney Lumet imzalı 1973 yapımı Serpico filmi ile Franz Kafka 'nın Dava adlı romanından bahsedeceğiz. Sisteme karşı tek başına ayakta kalmaya çalışan bir insanın iki farklı ortamda işlenişi diyebiliriz, bu noktada Serpico filminin gerçekten yaşanmış bir öykü olması da daha fazla düşünmeye sevk ediyor.  Her şeyden önce arkalarında çok değerli eserler bırakmış olan, bu düşünce insanlarını kısaca tanıyalım.  Sidney Lumet  Sidney Lumet ' in muhalif kimliği, Hollywood dünyasında her zaman ayrıksı bir yerde olmuştur. Bu eleştirel tavrı filmlerinde her zaman kendine yer buldu. Sinema tarihine geçen, başyapıtı 12 Angry Men (1954) filminde tasvir ettiği, ön yargılara teslim olan hukuk sistemi eleştirisi hala geçerliliğini fazlasıyla koruyor.

LİSTE #1

TEK MEKANDA GEÇEN 3 FİLM ÖNERİSİ 1. The Man From Earth Yönetmenlik koltuğunda Richard Schenkman'ın oturduğu bu film tek bir odada geçmesine ve aynı zamanda çok düşük bir bütçeye sahip olmasına karşın, özellikle senaryosuyla farkını ortaya koyan seyirciyi içine çeken farklı bir yapım. Her ne kadar oyunculuklar bazı yerlerde göze batsa da diyalogların bunları unutturup keyif veren bir filme dönüştürdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. (Bu filmden gaza gelip maalesef ikinci filmini çıkardılar aman dikkat!) 2. Locke Başarılı senarist, Steven Knight'ın hem yazıp hem yönettiği bu film araba içinde geçen 1-2 saatlik yolculuğu bizlere gösteriyor. Çesitli metaforlar barındıran film, Tom Hardy'nin sade ve iyi oyunculuğuyla birleşince karşımıza analizi yapılması gereken bir film olarak çıkıveriyor. Yönetmenin araba içinde yaptığı ışık oyunları da ayrı bir keyif katıyor. 3. Moon  Duncan Jones'un ilk uzun metrajlı filmi ve bence en iyi filmi ola